0

hikâyeyi değerlendirme

kimi incelemeciler, hikâyenin sonunu şöyle değerlendirirler: "hikâyenin bundan sonrası farklı sonuçlarla ilgili: yaygın olan kerem'in bu hâlet-i ruhiye içinde derinden bir "ah!" çekerek ve ağzından bir alev çıkarak yanıp kül olması, aslı'nın ise bu küller içinde sevdiğini ararken kırk gün sonra saçlarından tutuşup yanmasıdır. hikâye böyle biter ve böyle bittiği bilinir. ancak hiç de öyle bitmeyen anlatılar da var: kerem bu sihirli düğmelerden kurtulmak için allah'a yalvarmış, duası kabul edilerek sihir bozulmuştur, iki sevgili çektikleri bunca sıktının ardından birbirlerine kavuşurlar. hikâyenin bir başka varyantına göre yanarak ölen kerem'in kabri başında aslı, kırk yıl bekler, allah'a yalvararak sevdiğini diriltmesini niyaz eder. duası kabul edilir ve kerem dirilir, aslı gençleşir ve iki sevgili muratlarına ererler..."

hikâyenin manzum bölümleri canlı doğa betimlemeleri içerir; sevgiyi, gurbeti içli bir dille yansıtır. sevgilisine kavuşma yolunda çileler çeken ve onun uğrunda yanan kerem, modern edebiyatta bir sevgiye/ideale bağlanıp can verebilen kahramanın simgesi sayılır.

1854'ten başlayarak birçok basımı yapılan hikâyeyi sabri koz'a göre ilk inceleme altına alan da m. sadık'tır. onun 1893 tarihinde (maarif, s. 126,9 kanunievvel 1309/21 aralık 1893) yayımlanan yazısının başlığı "kerem yandı mı yanmadı mı?" biçimindedir. ama hikâyenin gözden geçirilmiş baskılan çeşitli dönemlerde yapılagelmektedir. cumhuriyet döneminde çalışmalar daha yoğunlaşır. kimi kaynaklar bu çalışmaları şöyle sırlar: besim atalay (1930), pertev naili boratav, fuat köprülü, ilhan başgöz, muhan bali, saim sakaoğlu, fikret türkmen, ali duymaz, eflatun cem güney (1959), şevket rado (1972) işleyip yayımladılar.

0

aslolan isimi ahmet mirza olan kerem, isfahan şahının adam çocuğudur. şahın hazinedarlığını meydana getiren ermeni rahibinin kızı aslı ile kerem birbirlerini severler. şah rahipten kızı adam çocuğuna ister. rahip, bir müslüman kız vermek istemez. sadece hükümdarın isteğini reddedemez; bir süre ister ve bu mühletin içinde saklıca memleketten kaçar. kerem de aslı’nın peşinden yola düşer. işte, kerem’in sevilmiş olduğu kızın ardınca tüm anadolu’yu baştan başa gezmesi böylelikle adım atar.kerem artık yanında sadık arkadaşı sofu (kerem’in dilinden: sofu kardeş), omuzunda sazı ile bir “âşık” olmuştur. her gittiği yerde, her rasladığına sazıyla ve yanık türküleriyle, aslı’nın müsaadesi sorar, ona haber verenler de olur, vermeyenler de… kimi kez nehirlere, dağlara, kayalara, dağlardaki hayvanlara derdini döker; yolunu bağlayan karlı, boranlı bellerden yol ister. onun önüne çıkan engeller, bir kere inkisarına uğradılar mı iflah olmazlar. kerem aşk ateşinde pişe pişe kemale erer, keramet sahibi olur. tanrı onun her dileğini yerine getirir.

kimi şehirlerde kerem, aslı han’a bir zaman kavuşur. rahipten habersizce bir süre birbirlerine sevgilerini anlatırlar, dertlerini dökerler: erzincan bağlarında ve kayseri’de olduğu şeklinde… sonucunda kerem aslı’sının peşinden halep’e varır. halep paşasına kendini sevdirir: paşa, rahibi tehdit ederek kızını kerem’e vermeye razı eder. iki sevdalının nikâhları kıyılır. sadece fena ruhlu rahip onlara son fenalığı yapar: kızına büyülü bir gerdeklik gömlek giydirir. bu gömlek son düğmesine kadar açılır, yeniden kapanır imiş. kerem sevdiğinin düğmelerini bir türlü çözemez. yüreğinden kopup gelen ateşle yanar, kül olur. kerem’in külleri dağılmasın diye bekleyen aslı han’ın saçları, küllerin içinde kalmış bir kıvılcımla tutuşur; iki âşığın sadece külleri birbirine kavuşur.

sevgililerin birbirine kavuşmasıyla bitmeyen bir macera olduğundan kerem hikâyesi çömez, düğün ve kış geceleri muhabbetlerinde eğlence vasıtası olan halk hikâyeleri içinde, oldukca sevindirilmiş olduğu halde, başından sonuna kadar anlatılmaz, hattâ bir fazlaca yerlerde bunun anlatılmasını günah sayarlarmış.

kerem erzurum’da hasta yatarken, aslı han’ın üç gün sonrasında geleceğini haber verirler.

o zaman şu türküyü söyler:

bir han köşesinde kalmışam hasta
gözlerim kapıda kulağım seste
kendim gurbet elde gönül heveste
gelme ecel gelme üç gün ara ver
al benim sevdamı götür yâre ver.

erzurum dağları duman dildedir
başım yastıktadır gözüm yoldadır
aslı hayın yârdır adam aldadır
gelme ecel gelme üç gün ara ver
al benim sevdamı götür yâre ver.

erzurum dağları kardır geçilmez
saklı sırdır her adama açılmaz
ayrılık şerbeti zehir içilmez
gelme ecel gelme üç gün ara ver
al benim sevdamı götür yâre ver.

felek sen mi kaldın bana gelecek
akıttın göz yaşım kimler silecek
kerem’e dediler aslı’n gelecek
gelme ecel gelme üç gün ara ver
al benim sevdamı götür yâre ver

0

aslı ile keremin hikayesinin sadece birbirlerine aşık olan iki aşıkların birbirlerine kavuşamayıp farklı zorlukların üstelerinden gelip zorluklar ile baş edip en sonunda birbirlerine kavuşup evlendiklerini biliyorum tam hikayesini bilememekteyim.sorun hakkındaki düşüncelerim bu yöndedir.