0

ben gittiğim şehirler içerisinde, en çok mardinli beğenmiştim. bir şehir bir insanın ruhunu yansıtır ya hani, mardin'de benim ruhumu yansıtıyor gibi hissettim. yani diğer gittiğim 40'a yakın şehirde bu hissi tatmamıştım. mardin'de apayrı bir hissiyat yaşadım. artuklulardan biri var olan bir şehir mardin. daha önceki tarihlerde de tabii varlığı vardı. fakat ben tarihi de çok önemserim ama oranın mimari yapısı yani taş ev, benim ruhum. benim düşüncelerim taş bir evde yaşamak sanırım. çok fazla özendim çok fazla fotoğraflar çekindim her yerine dokunmaya çalıştım. ve bir sürü de kilise süryani kilisesi, cami gibi yapılar bulunan bir yer. dara harabeleri var, beyaz su var, bir yere daha gitmiştim şeytan sofrası değil de şeytanlı bir şeydi. hatırlamıyorum. saklı cennet orası da çok güzel yani mardin'de gittiğiniz zaman, yeşillik, ot, ağaç böcek göremezsiniz. boylu boyuna uzanan bomboş tarlalar, toprak sırf topraktan oluşan tarlalar vardır. ama zaten o dokusu mardini mardin yapan dokudur. şehir merkezine 4 5 sene önce gittiğimde, biraz daha yobazdı, fakat bu yaz gittiğim zaman modernleşmenin çağdaşlaşmanın mardin'de üst düzeyde olduğunu gördüm. belki de oraya yeni yerleşen insanlar sayesinde olmuştur bu. fakat gelenekten yanayım ben. mardin'deki yaşayan insanların kültürü, geleneği neyse o devam ettirilmeli. tabii ki çağdaşlık yenilikler gerekiyor ama mardin buna çok ihtiyacı olmayan bir şehir. mardin'e birkaç dokunuşla daha modern bir görünüm verilebilir. mardin kalesi mükemmel ışıklandırma falan çok güzel olmuş. sokaklar şehirdeki evler lambalar yine aynı şekilde muhteşem görünüyordu bu yaz gittiğimde. onun dışında aktarları çok meşhur sabunları var, bir sürü gümüşleri var telkarileri var. harika gümüş işçilikleri yapılıyor. altında batıya göre ucuz mardin'de belki de talep çok o yüzden biraz daha ucuz geliyor insanlara. çünkü mardin'deki genç kızlarda bile illaki altın yüzük bilezik kolye görebilirsiniz. evli olmasalar bile. mardin dara harabeleri kral mezarı vardı oraya gittiğimde, ve bir sürü mezarlar vardı. toprağa taşa dokunduğumda bir şeyler hissetmek, gerçekten çok duygulandırıcı, çok önemli bir şey de benim için. mardin'de tütün de çok fazla yetiştiriliyor, bunun yanında insanları çok misafirperver, ben türk olmama rağmen, yani kürtler hakkında çok kötü şeyler duyuyoruz, fakat mardin'e gittiğiniz zaman size, hocam hocam diye yaklaştıklarını görürsünüz. çünkü sizin batılı batıdan bir insan olduğunuzu kendilerinden olmadıklarınıda biliyorlar. ve ayrı bir saygı sevgi gösteriyorlar. ayrı bir alaka gösteriyorlar. bu da çok hoş bir şey. hangi markete gidersem, bana hocam hocam diye hitap ediyorlar. konuşmamdan falan anlaşılıyor sanırım. gerçekten çok değerli insanlar. yobazlık tabii kendi içlerinde olsa da bize karşı çok fazla yansıtmıyor lar bunu. gittiğiniz zaman görürsünüz. dediğim gibi mardin gidip görülmesi gereken bir şehir bence.