0

evet, ben birkaç tane günümüzde devam ettirilmeyen ama sadece osmanlı imparatorluğu içerisinde kalan bazı naif gelenek görenek biliyorum. mesela kapıya gelen kişilerin kadın mı erkek mi olduklarına dair kapı tokmakları geliştirilmiş. ince ses çıkartan tokmak kapıda bir kadın olduğunu, kalın ses çıkaran tokmak ise kapıda bir erkeğin olduğudur. bu sayede islam’da olan mahrem olayını tam anlamıyla uygulamış oluyorlardı. kapı tokmağından çıkan sese göre kapı açılırdı çünkü. mesela şuan tuzlu kahve kültürü devam etmekte ama bu tuzlu kahve olayı osmanlı döneminde damada değil damadın annesine sunulurmuş. gelinin bunu kaynanaya “oğlunuzu beğenmedim, gidebilirsiniz.” deme şekliydi. biliyorsunuz, o zamanlar görücü usulü evlilikler vardı sadece. mesela şuan yapılmayan hatta işi çingenliğe vuruyoruz son zamanlarda… osmanlı geleneklerinde eğer evde bir hasta varsa camın önüne kırmızı bir çiçek konulur, evde hasta olduğu belirtilirdi. tabi o zamanın çocukları ve sokak satıcıları da ince düşüncelidir. çocuklar o sokakta ya da eve yakın oyun oynamaz, satıcılarda o sokağa girdiğinde bağırmazlarmış. şimdi hatırladım. sadaka taşları vardı. osmanlı zamanında olan bu sadaka taşlarına sadaka verecekler bu taşa para atarlar, fakir insanlarda bu taşların içinden ihtiyacı kadarını alıp gerisini bırakırlarmış. bu durum şimdi olsa bırakın insanların içinde para bırakmasını, para atan pek olmaz diye düşünüyorum. şuanda da kahvenin yanında gelen sular aslında kişinin tok olup olmamasını anlamak içinmiş. çünkü türk kahvesi mideye açken mideye rahatsızlık verebiliyor. eğer kahveyi içen kişi önce suyu içiyorsa aç anlamına geliyormuş. hemen sofra kuruluyormuş. hatta şöyle bir şey de varmış. kız istemeye giden taraf, kız görmeye gittiklerinde yanlarında zambak kokusu götürüyorlarmış. anlamı kızınıza talibiz imiş. kızın ailesi de şerbet verirmiş misafirlere. şerbet eğer karanfilli gelirse “buyrun kızımızı isteyebilirsiniz.” anlamına geliyormuş. size verecek kızımız yok derlerse o şerbeti sade veriyorlarmış. zimem defterleri vardı. günümüzde kişisel olarak hala yapan var hatta. geçen ramazanda da konusu olmuştu. ramazanlarda durumu iyi olanlar, bilmediği bir mahalleye gider, bilmediği bir mahalle bakkalına ya da fırınına filan girerek veresiye defterinden rastgele bir sayfa seçip yırtarak, o sayfadaki kişilerin borçları öderlermiş. daha fazlasını yapanlarda oluyormuş. defterin tamamını ödemek gibi. aslında daha bilmediğimiz neler var kim bilir. ama nasıl düşünceler ama. naif bir şekilde düşünülmemişler mi? :) :)