0

türk ressamı (istanbul, 1909-istanbul, 1971). nişantaşı sultanisi ve ankara lise­sindeki öğreniminden sonra british school’a devam eden ercüment kal- mık, 1928’de güzel sanatlar akade- misi’ne girerek ibrahim çallı atölye­sinde sanat öğrenimine başladı. 1939’da paris’e giderek andre lhote atölyesinde resim çalışmaları yaptı, aynı zamanda sorbonne’da sanat ta­rihi derslerini izledi. ikinci dünya sa­vaşının başlamasıyla yurda dönen sa­natçı 1942’de ankara kız meslek öğ­retmen okulu’nda ve istanbul nişan­taşı kız lisesi’nde resim öğretmeni olarak çalıştı. 1947’de istanbul tek­nik üniversitesi mimarlık fakültesi’ ne öğretim üyesi olarak girerek, renk ve biçim kompozisyonu dersleri ver­di. daha sonra italya’da (roma) sanat çalışmaları yaptı, a.b.d’nde müzeler ve sanat okulları konusunda inceleme­lerde bulundu. 1943’te açılan 5. dev­let sergisi’ndeki altı tablosuyla üçün­cülük ödülü kazandı. 1948’de unes­co karma sergisine, 1954’te roma sergisine, 1956-1962 yılları arasmda venedik ikiyıldabir sergilerine, 1957’de viyana sergisine, 1958’de lu- gano grafik sergisi’ne, 1961’de sao paulo sergisine katddı. ercüment kalmık’ın renklerin armo­ni sistemleri (1950) adlı bir kitabı var­dır. ercüment kalmık’ın sanatı ercüment kalmık’ın günümüzde istan­bul resim ve heykel müzesi’nde bu­lunan liman, kızımın portresi ve sa­hil gibi yapıtları, onun doğa karşısın­da erken dönemde başlamış olan yo­rumlayıcı tavrım yansıtır. bu tavır ön­celeri kübist bir yaklaşımla kendini göstermiş, geometrik üsluplaştırmay­la daha esnek ve kişisel bir anlayışa yönelmiştir. kendi deyişiyle kübizm, ona, düşünmeyi, doğa karşısında çiz­gi yoluyla soyutlamayı öğretmiş, bu­radan kendine göre bir “çıkar yol” aramaya başlamıştır. onun görüşüne göre resim sanatı, öncelikle bir yüzey üstünde gelişen “piktüral” bir düze­ne dayanmaktadır. bu düzen, derin­liğini görünüşte değil, anlamda da ka­zanmalıydı, yoksa dekoratif olma teh­likesi ortaya çıkabilirdi. bunu önle­mek için “kendine özgü bir yazı” ara­maya koyuldu. deniz motiflerinden oluşacak bu “yazı”, daha sonra soyut bir durum alarak, iç dünyayı dışa vu­racaktı. ercüment kalmık'ın liman adlı tablosuercüment kalmık, bütün sanat yaşa­mı boyunca, kıyıda demirlemiş olan sandalların, balıkçı ağlarının uyumlu çizgi ve renk dünyasına yöneldi. bu dünyayı, soyut resim beğenisinin yön­lendirdiği bir kompozisyon düzeni içinde, ama nesnelerden ve görüntü­nün temel öğelerinden kopmaksızm gerçekleştirmeye çalıştı. deniz yaşa­mının hareketli çizgileri, oynak ritim­leri, onun resmine işlek bir doğa at­mosferi kattı. temelde soyut resmin oluşum mekanizmasmdan hareket et­mekle birlikte, doğanın anımsatıcı çiz­gilerini ihmal etmemekten özel bir zevk duydu. deniz tutkunu bir ressam olarak çalıştı. dikey ve yatay çizgile­rin oluşturduğu hareket düzeninde, denizin çalkantılı ve titrek izlenimle­rini, renkçi bir sanatçı eğilimiyle tab­lolarına geçirdi. ercüment kalmık çağdaş türk res­minde doğadan kopmayan yenilikçi anlayışın temsücilerinden biri olarak, sert görüş a