0

benim bildiğim de derviş bir hikayedir. hatta şöyle biraz izetliyim derviş suya düşen akrebi görür, kurtarmak ister. kurtarıyor ama akrep her seferinde elini ısırıyor . derviş gene kurtarmak istiyor ,akrep gene elini sokuyor. hatta gören insanlar dervişe derki sen iyilik yapiyorsun o sana zarar veriyor. derviş der ki onun fıtratında sokmak var. benimde fıtratında yaratilani sevmek merhamet etmek var. hani böyle böyle gidiyor hikaye ama gerçektende çok güzel bı hikaye oğlum biraz büyüsün ona anlatmayı düşünüyorum.

1

bir hikayedir. dervişe bir gün sormuşlar; sevginin sadece sözünü edenlerle onu yaşayanlar arasındaki fark nedir? size farkı göstereyim deyip önce güzel bir sofra hazırlatmış.. tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş, ve arkasından da derviş kaşıkları denilen 1 metre boyundaki kaşıklar.. derviş masadakilere şu şartı koşmuş; "bu kaşıkların ucundan tutup öyle içeceksiniz" herkes peki deyip çorbasını içmeye çalışmış.. ama herkes döke saça bir türlü içmeyi başaramamışlar. aç olarak içmeyi başaramadan sofradan kalkmışlar. derviş bu sefer gerçekten sevgiyi bilenleri yemeğe çağırmış.. onlara da aynı şartı getirmiş. onlar sevgi ile kaşıklarını karşısındki kardeşine uzatarak çorbayı içmişler. hepsinin de karnı doymuş. derviş, sevgiyi gerçekten yaşayanların farkını soranlara şu cevabı vermiş.. kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse aç kalır.. ve kim kardeşini düşünür doyurursa o tok kalır demiş. demek ki neymiş bu hikayenin ana fikri; bence hayat akarken alan değil her zaman veren kazançlıdır.