0

sait faik abasıyanık türkiye'de hikayeciliğin dönüm noktalarından birini yaratmıştır bu dönüm noktası ile girilen yoldaki yolculuk galiba hala sürmektedir türkiye'de hikaye eskiden beri toplumsal kaygıyı kimi dönemlerde kendiliğinden kimi dönemlerde bilinçli bir seçimle yansıdığı halde sait faik de birey ve bireylerin kaygılarını öne çıkar sait faik bireyci değildir ama olabildiğince bireyseldir içtenliği sahiciliği özünden şiir taşan yazma biçimi ile solcu edebiyatçıların da sadece edebiyatçıların da gün geçtikçe benimsediği hatta sahip çıktığı bir sanatçı olmuştur birçok hikayesinin ana kişisi insanlara uzaktan bakmayı adeta benzememektedir insanı denizi adası kuşu apuru kalabalığı hırsızlığıyla istanbul bir yazar birey olarak sait faik'in parçalarını oluşturur gibidir bir sevinç çığlığıdır bir öfke çığlığıdır bir yalnızlık bir aşk bir hüzün çığlığıdır kent olanca kalabalığı ve kalabalığıyla yazarın toplumsal çelişkiler arenası urgazadası da sığınağıdır sait faik bu sığınakta istanbul'da büyük bir dünya yaratırken toplumsal çelişkilerden doğmuş kötülüklerin adı ya da bulaşmasından acı duyar evet insanlığın edebiyat mirasında çok eskilerden beri önemli bir yer tutan ada simgesi sait faik tarafından çağdaşlaştırmak tır yazarın ürettiği büyük dünya onun gözleri önünde küçülmeye de başlamıştır bir edebiyatçı kimdir öncelikle kendisidir sonra da herkes sait faik de kendisinde başkalarını başkalarında da kendisini aramak üzere yola çıkmıştır kendisi marmara'da küçük bir ada başkaları ise kocakent istanbul'dur sait faik kısa yaşamına karşılık uzun çok uzun bir yazma yaşamı oldu hikayesi değişen insanlar gördü tanıdı yorumladı türk hikayesini değiştirdi sait faik abasıyanık 1 dünya savaşı öncesinde doğmuştur kurtuluş savaşı sırasında bir yeniyetmelik cumhuriyetin ilk ateşli dönemini lise ve üniversite öğrencisi olarak yaşadığım ilk kitapları 2. dünya savaşı yıllarında yayınlandı bugün 1940 ve 1944 yıllarındaki sait faik oluşturmalarına bakarak acı acı gülmek de o yılların ortamını somut bir biçimde yeniden yaşamak da mümkündür bırakın beni ey hakikatler yazar ilk dönemi hikayelerinden çerme de anayoldan ayrılmayı denemekte denemektedir yazar oysa gitmek istemediği yerde bir kahvede köşede içi karmakarışık bir adam oturuyor dur bu başkasının hesabına oturur sene askerlik demiştir öztekin'in çocuğu çanakkale'de ölmüştür bu ol delikanlı yakın abdest süpürecektir gerçeklik şaseden ne kadar satılırsa satılsın bir türlü bırakmaz peşimizi yazar adeta taptığı doğanın için nedir kasaba seçkinleri o müthiş dönemde seferberlik ler büyük bir umursamazlıkla pikniğe gitmektedir herkesin kendine özgü bir dünyası vardır ve yazar hepsini tek tek yaşamaktadır 2. dünya savaşı sırasında türkiye'de bir başka kıyamet yaşandı 1948 yılında sait faik'in küskünlüğü birer iki büyük dünya kıyameti bitmiştir 1946 seçimleri yapılmıştır ama ne yazık ki aynı yolu yazının bireysel kıyamette baş gösterir ve ölümüne yolculuk 1044 yılında başlayan o korkunç sefer onun başlangıcını belir