0

doksanlar deyince benim aklıma annelerimizin bizleri leğende yıkaması geliyor. sokağa çıkıp oynadığımız birbirinden güzel oyunlarımız vardı. seksek, istop, ortada sıçan, ip atlama gibi daha nice oyunlarımız vardı. oyunlarımız şahaneydi zaten. resmen bireysellik yok. bir oyunu oynamak için bile en az iki – üç kişi olması gerekiyordu. leblebi tozları satılırdı bakkallarda. pamuk şekerleri, meybuzlar, açıkta satılan jelibonlar yılan, diş şeklinde olurlardı. dönme dolaplar vardı. bazen görüyorum dönme dolapları resmen çocukluğum aklıma geliyor. sulugöz sakızlar vardı. hala var mı bilmiyorum. bulursam alacağım o sakızlardan. altın çikolatalar vardı. yumiyumlar, mino sakızlar, cupri sun meyvesuları (ne patlatıdık bunun paketini), turbo sakızlar, kinder sürpriz yumurtalar(sonra rakip firmadan toto yumurtalar çıkmıştı), algidanın çıkardığı dondurmalardan buzparmak. hala alır yerim buzparmakları. cinolar, badem krakerler, pizza krakerler, tipitip sakızlarve tabiki de en önemliibumbo krakerler, patlayan şekerler ve düdüklü şekerler. bunlar olmadan doksanlar düşünemiyorum ben. sanırım bu kadar abur cuburun alt yapısını bizimle attılar. doksanlar çocuklarının bilinçaltına işleyelim, buradan yürüyelim diye :d :d şaka bir yana en güzel zamanlardı ya. bu yazdıklarımdan başka daha nice şeyler var yani… ama gerçekten dedikleri kadar var yani. sokaklarda oynayan son nesildik. öyle de kalacağız. iyi ki de o zamana denk gelmişiz diyorum. hatta doksanlar diye bir dizi vardı. gerçi bir sezon sürdü bitti, pek tutulmadı sanırım o da.