0

üniversite yıllarım, diyar-ı mevlana otobüsleri ile istanbul yolundaki s.ü. kampüsüne gidişimiz, hakan peker şarkı ve dansları, kayahan odalarda ışıksızım şarkısı, michael jackson şarkıları, katalitik sobalar, odun kömürlü yıllar...

1

çocukluğum geliyor. sokakta oynadığım oyun arkadaşlarım. ip atladığımız, top oynadığımız misketlerin yerini tasolara bıraktığı, top koşturduğumuz anılar. eve girdiğimizde rica minnet açtırabildiğimiz atarilerimiz. sürekli bozulan joystickler, onlara kendimizce getirdiğimiz çözümler. sonrasında kasetli atariler, biraz daha dayanıklı kolları.

pazar banyoları, arkasından izlenen bizimkiler ve sabah okula gitmeler. kar yağmaya başladığında çok yağsın diye edilen dualar, çok yağan kardan tatil edilen okullar, okulda kokulu silgiler, bir gelir statüsü olan kalemlikler, boyalar, çantalar, tokalar. kutlanılan özel gün ve haftalar. okulda yapılan yerli malları, okunan şiirler, sergilen piyesler, söylenen şarkılar, korolar, sergi hazırlıkları. yılbaşında eş dostla oturup televizyonda sanatçıların çıkmasını beklemek, canlı milli piyango çekilişi izlemek....

daha aklıma gelmeyen niceleri. sonra her şey çok hızlı gelişti ya da biz büyüdük. aklımda hep yer edecek olan ise güzel yıllar olduğuydu.

0

kasetli teypler,eski arabalar,sokakta oynadigimiz oyunlar..

0

doksanlar deyince benim aklıma gelen ilk başta leblebi tozudur… onun dışında yumiyumlar, meybuzlar, ince uzun bir plastik birşeyin içinde oraletler, solucan ve diş şeklinde olan açık jelibonlar ( tanesi 5 bin liraya mı ne satılırdı. öyle bir şeydi). oyun olarak saklambaç oynardık, ortada sıçan, istop, seksek, yerden yüksek gibi oyunlar oynardık. futbol kartları vardı. futbol kartlarını ya o futbolcunun gücüne bilmem nesine göre oynarlardı erkekler ya da el içine belli bir sayıda o kartlardan alıp açık mı kapalı mı diye elleri birbirine çakarlardı. açık diyen kişi futbolcuların isimlerinin yazdığı yer gelirse o kartları, kapalı diyen kişi de kartların arka tarafı gelirse toplardı kartları. plastik kapaklarla (plastik su şişelerinin, kola gibi meşrubat şişelerinin kapaklarıyla) kapak oyunu oynanırdı. bahçeli bir evde yaşayan bir arkadaşımız varsa illa bir örtü vs gibi eşyalar evlerden istenir, bahçede (bizim deyimimizle) çadır kurardık. daha sonra cipslerden bir zamanın meşhur çizgi filmi olan pokemon’un tasoları çıkardı. en azından bizim mahallenin çocukları tomar tomar o tasolarla gezerlerdi. karşı tarafın bütün tasolarını kazanıp alınca ‘’köktüm’’ denirdi… daha sonra dönemin tabi olmazsa olmazı çizgi filmleri vardı. bugs bunny, dufy duck, silvester&tweety, tazmanya canavarı, şeker kız candy, pokemon, beyblade… beyblade oyuncakları da çıkmıştı. ailesinin hali vakti yerinde olan çocuklara daha kaliteli beyblade alınırdı. söylemeyi unuttum… bizden sonra neredeyse yok olan ‘’dönme dolaplar’’ ne binmek isterdik de ailemizde de para olmayınca her zaman binemiyorduk dönme dolaplara. çocukluğunu hakkıyla yaşayan son çocuklarız sanırım doksanlar çocukları olarak… o günleri şimdi o kadar çok özlüyorum ki…