0

1-23 nisan 1920’de tbmm’nin açılması ve kabul ettiği teşkilat-ı esasiye kanunu ile türk milletinin siyasi ve idari tarihinde son derece önemli bir değişim söz konusu olmuştu. hâkimiyetin kayıtsız ve şartsız olarak türk milletine ait olduğu ilkesi devlet ve hâkimiyet anlayışında büyük bir değişime işaret etmekteydi. 3 mart 1924 kararları ile de yeni devletin dinî, idari, askerî ve eğitim hayatında önemli düzenlemeler yapılmıştı. bu değişimi kalıcı kılmak için topluma aktarmak ve benimsemesini sağlamak gerekliydi.
bunun için eğitim ve kültür politikalarının halka ulaştırılması ve doğrudan işlerine yarar hâle konulması gerekiyordu. bu anlayışla eğitimin günlük hayatta başarılı olmayı sağlayacak şekilde ve kullanışlı olması esas alınmıştı. kurtuluş savaşı’nda cephede ön safta yer alan subayların eğitim ordusunda da görev yapmasıyla öğretmen ihtiyacının giderilmesi hedefleniyordu. vatandaş cumhuriyet devri eğitiminden maddi hayatında yararlanırsa sistemi daha iyi değerlendirecek, ona sahip çıkacaktır. modern dünyada hakikaten millete kurtuluş temin edecek tek şey iktisadi ve kültürel gelişmeyi sağlamaktır.
idari, siyasi ve sosyal yapı için getirilen bu değişiklikler ekonomik hayatı da içine alacak şekilde genişletilmişti. ekonomik bağımsızlık olmadan savaş meydanlarında kazanılan zaferlerin eksik kalacağının bilinci ile bu sahada da bir millî mücadele başlatılmıştır. bu mücadele de misak-ı iktisadi çerçevesinde örgütlenmek ve yürütülmek istenmiştir. türk milletini yeniden üretici, millî değerlerin, yeraltı ve yerüstü zenginliklerin koruyucusu ve doğrudan kullananı olması başarıyı getirecek yol olarak görülmüştür.
osmanlı devleti’nin son dönemlerinde istismar edilen toplumun dinini kendi dilinden okuması, anlaması ve öğrenmesi hedeflenmiştir. hutbelerin türkçe okunması, kuran tercümesi ve meal çalışmaları yeni atılımları için toplumuna moral desteği olacaktır.