urfa'dan güneye doğru iniyoruz, "dosdoğru" ufka uzanan bir yol... ovayı "dümdüz" kelimesi bile anlatamıyor. sadece sahra ortasında yükselen höyüklerin inanılmaz görüntüsüyle karşılaşıyorsunuz. bir sabah vakti geldiğimiz harran'ın pastel renkleri bir tabloyu aratmayacak güzellikte. harran'ı büyülenircesine seyrederken, doğanın ve yaşamın sert acımasız yanlarını yaşamış, kocaman gözlü, cin gibi minikler etrafımızı sarıyor. biz de zaman makinesinde, geçmiş tarihlere döndüğümüzü zannedip harran'ı yaşamaya başlıyoruz.
şanlıurfa'nın 44 km. güneydoğusunda bulunan ve her yıl binlerce yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen tarihi kent harran, kendi adıyla anılan ovanın merkezinde kurulmuştur. dünyanın ilk bilim merkezlerinden biridir. dünyanın ilk üniversitesi buradadır. meşhur harran üniversitesi'nin sadece gözetleme kulesi ayaktadır. dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden birisi "harran ekolü"dür. ilk çağdan beri varlığı bilinen harran üniversitesi'nde dünyaca ünlü birçok bilgin yetişmiştir. abbasi hükümdarı harun reşit zamanında "harran üniversitesi" dünyaca büyük bir ün kazanmıştır. şanlıurfa'daki harran üniversitesi de adını bu ilçeden almıştır.bugün cüllab ve deysan ırmakları kurumuş olduğundan harran, sudan ve yeşilden mahrum bir ovanın ortasında 5000 yıllık tarihi ile ayakta durmaktadır. tipik evleri, höyügü, kalesi, şehir surları ve çeşitli mimari kalıntıları ile turistlerin ilgisini çekmektedir. atatürk barajı ve urfa tünelleri vasıtasıyla harran ovası'na akıtılan fırat nehri, harran'ı tarihteki yeşil ve verimli günlerine tekrar kavuşturmuştur. zamanında çok sıkıntı çektiklerinden olsa gerek harranlılar suyun kıymetini iyi biliyorlar. avluda mutlaka kuyuları bulunuyor ve sarnıçlar daima dolu tutuluyor. harran'da yazın ısı gölgede 50 dereceye varıyor ve evler tandıra dönüyor. paraya kıyanlar bir taht yaptırıp orada uyuyorlar. bu taht dediğimiz şey yüksek ayaklı bir sedir ve mutlaka maviye boyanıyor.