türkiye'nin asya kıtasındaki topraklarına verilen addır. bu topraklar eski çağlardan beri milletlerin paylaşamadığı, hakimiyet kurmak için bir çok savaş yapıldığı topraklardır. dolayısı ile milattan önceki yıllarda farklı medeniyetler kurulmuş ve burada varlığını sürdürmüştür. 1071 yılında alp arslan'ın malazgirt savaşını kazanması ile türklere anadolu kapılarının açıldığı söylenilse de o tarihte burada türkler zaten bulunmaktadır. ancak bilinen bir gerçek de aslında malazgirt savaşından önce de gruplar halinde türklerin anadoluya gelerek yerleşmiş olduğudur.
anadolu isminin nereden geldiği konusunda değişik efsaneler vardır. en çok bilineni ise anadoluda yaşayan bir türk ananın efsanesidir. türk devletlerinin seferlerini devam ettirmek üzere anadolu'ya gelen alaaddin keykubat, şimdiki ankara'nın kızılcahamam yakınlarında taşlıca köyünde dinlenmek ister. burada önceden gelip yerleşmiş kırmızı ebe adlı bir türk kadını vardır. bir de oğlu vardır. kırmızı ebe, ordudaki askerlere ayran ikram etmek ister. gelir, bir taş oluğa bir bakraç ayranını döker. askerlere doldurun, için der. askerler gelip ayrandan içerler, kaplarına da doldururlar... neredeyse tüm ordu gelip bu ayrandan içtiği ve kabına doldurduğu halde ayran bitmez. "doldurun evlartlarım" der kzıl ebe. "doldurduk ana" diye cevap verirler. tekrar tekrar "doldurun yavrularım" dedikçe askerler "ana, dolu" derler... ismin buradan geldiği söylenir. kırmızı ebenin bir evliya olduğunu anlayan sultan, kendisini ve oğlunu tanımak ister ve onları onurlandırır. anadolunun adı da o günden sonra anadolu olarak kalır...
türkler arasında bu efsane anlatılıp kabul edilse de yunanlılar yunancada" doğu"anlamına gelen anatolia kelimesinden ve "güneşin doğduğu yer" anlamına gelen anatolian kelimesinden anadolu adının ortaya çıktığını iddia ederler.
güneşin doğduğu topraklar anlamında latince de