0

..... sosyolojik unsurların, dolayısıyla gerçek hayat olaylarının araştırılması yönündeki yaklaşım, sınırlı da olsa, günümüzde kendine yer bulmuştur. birden fazla devletin vatandaşı olan kişilerin gerçek bağlarla bağlı olduğu milli devletlerin tespiti, başka bir deyişle gerçek ya da etkili vatandaşlığın tayini, olumlu vatandaşlık ihtilaflarının konu olduğu davaların 3. bir devletin ilkesinde veya milletlerarası mahkemeler önünde görüldüğü hallerde ihtilafın halli bakımından önemli kabul edilmektedir. yine, avrupa vatandaşlık sözleşmesi de akit devletler arasında meydana gelen arazi terk ve ilhakının bir sonucu olarak vatandaşlık verilirken veya vatandaşlığın muhafazası hakkında karar verilirken dikkate alınması gereken esasları kişinin isteğinin yanı sıra ilgili devletle olan sıkı ve gerçek bağ kökeni ve mutad olarak oturduğu yer olarak belirlemekte sosyolojik unsurlara önem verdiğini ortaya koymaktadır.. okuyanların sabrına teşekkürler. hukuk fakültesi son sınıf öğrencisinden....

0

.....bakımından bir kamu hakkı olduğunu ve kamu haklarının kanunda açık hüküm bulunmadıkça kaldırılamayacağını değerlendirmiştir. türk vatandaşlığının, 1982 tarihli anayasada da 'siyasi hak ve ödevler' bölümünde düzenlendiği hatırlandığında bu değerlendirmenin bugün de geçerli olduğu ortaya çıkmaktadır.
son olarak, sosyolojik teoriye değinilmelidir. sosyolojik teori ya da sosyolojik görüş, kişiye ekonomik ve sosyal hayatına katıldığı toplumun bir parçası olarak görmekte; vatandaşlığı, sosyal bir olayın hukuken ifade ediliş biçimi; sosyolojik unsur ya da gerçek vatandaşlığı ise vatandaşlık hukukunun genel amacı kabul etmektedir. görüşü savunan yazarlara göre, kanun koyucular vatandaşlık kanunlarını sevk ederken sosyolojik gerçekleri dikkate almalı; toplumla sosyolojik açıdan ilgisi bulunmayan kişiler vatandaşlığa kabul edilmemelidir. sosyolojik görüşe dayanak olarak, milletlerarası adalet divanının nottebohm kararınd verdiği tanım gösterilmektedir. milletlerarası adalet divanı, vatandaşlığı, karşılıklı hak ve yükümlülüklerin varlığının yanı sıra, sosyolojik bağlılık durumuna gerçek bir varlık, ilgi, menfaat ve his bağlılığına dayanan hukuki bağ olarak tanımlamakla, gerçek kişi ve devlet arasındaki bağın gerçek ve sıkı olması gerektiğine dikkat çekmiştir. buna etkili veya gerçek vatandaşlık denir. etkili ya da gerçek vatandaşlığın tayininde dikkate alınacak unsurlar olaya göre değişir olmakla birlikte, ilgilinin mutad meskeninin bulunduğu yer önemli bir unsur, menfaatlerinin merkezi, aile bağları, sosyal hayata katılımı belirli bir devlete bağlılığı ve bunu çocuklarına telkin etmesi ise, dikkate alınabilecek diğer unsurlardan bazıları olarak kararda yer almaktadır.....

0

..... siyasi ve hukuki bir bağ tabiyet bağı şartları ve hükümleri tek taraflı olarak devlet tarafından önceden belirlenmiş hukuki statüsü kazanan kişi ile devlet arasındaki hukuki ilişkidir. buna hukuki statü görüşü denir.bu durumun bir uzantısı olarak da tabiyet bağı dolayısıyla vatandaşlık bağı kamu hukuku karakterli bir bağ vatandaşlık hukuku kamu hukuku karakterli bir hukuk dalıdır.türk hukukunun kabulü de aynı yönde olmuştur 1921 tarihli ve 85 sayılı teşkilatı esasiye kanunu onu değiştiren 364 sayılı kanunda vatandaşlara ilişkin düzenleme yer almamıştır. 1924 tarihli teşkilatı esasiye kanununda vatandaşalık bir kamu hakkı olarak kabul edildi.türklerin hukuku ammesi başlığı altındaki hükümler içinde yer almasından anlaşılmaktadır. ilgili hükümler de kanuni esasi de yer alan osmanlı terimine benzer bir işlevi hayız olmak üzere türk terimi kullanılmıştır.nitekim 1924 tarihl teşkilatı esasiye kanunu türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle türk ıtlak olunur,hükmünden türk kelimesinin dini ve etnik bir anlam taşımadığı türkiye cumhuriyeti devleti vatandaşı karşılığı olarak kullanıldığı ortaya çıkmaktadır.buna genellik ilkesi denir.siyasi hakların tanınmasında ve türk vatandaşlığının kazanılmasının anayasa esaslarının tayininde dini ya da etnik esaslara dayanan olmamış ayrımcılık yapılmamıştır. türkiye içinde veya dışında türk babadan olan ya da yabancı bir devletin ülkesinde yerleşik yabancı babadan türkiye'de doğmuş ve türkiye'de ikamet edip reşit olduğunda türk vatandaşlığınıesmi yolla seçen ya da vatandaşlık kanunu hükümlerine uygun olarak türkiye'ye kabul edilen herkes türk kabul edilmiştir.sözü edilen ilk vatandaşlık kanunu tabiyeti osmaniye kanunnamesi dir.kanunun yürürlüğü 28 tarihli ve 1312 sayılı türk vatandaşlığı kanunu ile son bulmuştur.1924 tarihli teşkilatı esasiye kanunu döneminde yürürlük kazanmış 2. vatandaşlık kanunu ise 1312 sayılı türk vatandaşlığı kanunudur.gerek 1312 sayılı kanun gerek 1964 tarihli ve 403 sayılı türk vatandaşlığı kanunu laik hukuki esaslara dayandırılmıştır. 1312 sayılı türk vatandaşlığı kanunu döneminde yürürlüğe giren 1961 tarihli türkiye cumhuriyeti anayasası ile 403 sayılı türk vatandaşlığı kanunu zamanda yürürlük kazanan 1982 tarihli türkiye cumhuriyeti anayasası'nın türk vatandaşlığını konu eden maddeleri arasındaki ayniyet ise dikkat çekicidir. türk vatandaşı her iki anayasada siyasi haklar ve ödevler kısmında kamu hukuku karakterli laik hukuk esaslara dayanan siyasi ve hukuki bir bağ olarak düzenlenmiş. yine her iki anayasanın ilgili maddesinin 1. fıkrasında türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür hükmü yer almıştır. bugün yürürlükte olmayan bir kurum olan vatandaşlıktan çıkarmayı konu edinen 1968 tarihli kararında danıştay'da gerek 1924 tarihi teşkilatı esasiye kanunu gerek 1961 tarihli anayasada siyasi hak ve ödevler bölümünde düzenlenen vatandaşlık hakkının anayasa hukuku.....

0

..... iptal yoluyla mahrumiyet hallerini açıklayabilecek özellikle değildir. bütünüyle hayal ürünü olarak değerlendirilen sosyal sözleşmenin hukuki incelemeye konu yapılamaması da diğer bir eleştiri ve görüşün terk edilmesinin bir diğer sebebi olarak ortaya konmuştur. 10 ağustos 1927 tarihli fransız vatandaşlığı kanunu'nun yürürlüğe girişi fransız vatandaşının özel hukuk karakterli olduğu görüşünü etkisiz kılmıştır.
islam hukukunda islam devleti ile müslüman kişi arasındaki tabiyet bağı dini bir bağ olup esasını islam inancı oluşturmaktadır. islam ülkesinde yaşayan gayrimüslim kişi ile devlet arasındaki tabiiyet bağı akdi nitelikte olup zimmet akdine dayanır. osmanlı devleti'nde zımmi statüsünün hukuken olmasa da teorik olarak islahat fermanı ile sona erdiği bildirilmektedir. tanzimat fermanı ile başlayan ve islahat fermanı ile devam eden süreçte osmanlı devleti ile tebaası arasındaki bağın giderek laikleşmesi siyasi ve hukuki açıdan ele alındığı bir döneme girildi değerlendirilebilir. amaç eş hukuki ve siyasi statüye sahip osmanlı tebaasının yaratılmasıdır. etnik ve dini unsurlardan arındırılmış bir vatandaşlık anlayışına doğru giden sonucu 1869 tarihli tabiiyeti osmaniye kanunnamesi hükümlerinde görülebilir. islam dünyasının dini esaslara dayanmayan ilk genel nitelikli vatandaşlık düzenlemesi olan kanunun 9. maddesi uyarınca osmanlı ülkesinde ikamet eden bir kişi yabancı bir devletin tebaası olduğunu usulüne uygun olarak ispat etmediği sürece osmanlı tabiiyetinde kabul edilmiştir. bu yaklaşımla osmanlı devleti ülkesinde ikamet edenler arasında vatansız kişi bulunması ihtimali de kalmamaktadır. osmanlı tabiiyetinin doğum yoluyla kazanılmasında ana ve babası veya sadece babası osmanlı tabiiyetinden doğmuş kişi soybağı esasına göre osmanlı tebaası kabul edilmiştir. osmanlı tabiyetinin soybağı esasına göre kazanılması itibarıyla müslüman ve müslüman olmayan ayrımını yer verilmeyerek tabiyet bağı laik hukuk ilkelerine dayandırılmıştır. bu özellik kanunnamenin osmanlı tabiyetinin sonradan kazanılmasını konu edinen hükümlerinde de mevcuttur. kanunnameyi takiben osmanlı devleti'nin ilk anayasası olarak 1876'da yürürlük kazanmış kanuni esasi'nin tebai devleti osmaniye'nin hukuku umumiyesi başlığı altında yer alan 8. maddesinde osmanlı devleti tabiiyetinde bulunan herkesin hangi din ve mezhepten olursa olsun istisnasız osmanlı olarak adlandırılacak ifade edilirken 17. maddesinde herkesin devlete karşı hak ve yükümlülükler de eşit olduğu bildirilmektedir. diğer başlıklar altında ise osmanlı tabiiyetinde bulunan herhangi bir kişi ya da grubun dini sebeplerle siyasi hakları sınırlandırılmamıştır. böylece tabiiyet bağının dini değil siyasi ve hukuki bir bağ olarak değerlendirildiği bir kez daha ortaya çıkmaktadır. gerek tabiiyeti osmaniye kanunnamesi gerek kanuni esasi hükümlerinin gerisinde devletsel teorinin yattığını söylemek mümkündür. devletsel teori tabiyeti sosyal zaruretin icabı olarak açıklar. tabiyet sosyal zaruretten doğmuş.....

0

avrupa'da vatandaşlık kavramı milli devletlerin ortaya çıkmasından çok önce ortaya atılmış olup temellerinin antik yunan'a dayandırıldığı bildirilmektedir. antik yunan'da vatandaş siyasi hakları bulunan kişi, vatandaşlık ise hukuki bir bağ ve hukuki bir statüdür. vatandaşlık anlayışı çeşitli dönemlerinde değişiklik gösterir. roma imparatorluğunun henüz genişleme dönemlerinde roma vatandaşlığı az sayıda kişiye bahşedilen ayrıcalıklı bir statüdür. roma'da vatandaş olmak doktrinde bazı yazarlar tarafından ortak bir hukuk altında toplanmış kişilere benzetilmiş ve şehir devletlerine tabii olmaktan ibaret değerlendirilmiştir. mö 3. yüzyılda imparator caracalla'nın emirnamesi ile imparatorluk sınırları içinde yaşayan kişiler roma tebaası kabul edilmekle kişi site devleti vatandaşı olmasının yanı sıra imparatorluğu'nda süjesi haline gelmiştir. bu dönemde roma vatandaşının ait olduğu siteden ziyade roma imparatorluğuna dolayısıyla devlete olan aidiyetinin öne çıktığı kabul edilir. roma imparatorluğunun mutlak hakimiyeti dayanan dominatus dönemine kadar değişikliğe uğrayan vatandaş kavramı imparator zamanında vatandaşlık statüsünün dönüşmesi ile neticelenen miştir.
batı avrupa feodalitesinde ise kişinin kişiye tabiiyeti esası hüküm sürmüştür. örneğin anglo sakson hukuk sisteminde hükümdar ile tebası arasındaki feodal vatandaşlık bağı sadakat esasına dayandırılmış ve teba hükümdarın şahsına sadakat bağı ile bağlı kabul edilmiştir. buna sadakat bağı görüşü denir. feodal ilişki astın hizmeti ve üstün himayesi esasına dayalı hiyerarşik bir statü olup tebaa hükümdara bağlılık duygusu ile itaat etmesi gereken kişidir. batı avrupa mutlak monarşilerinin ortaya çıkışı feodal vatandaşlık anlayışının sona erdirmiştir. 1555 yılında yapılan augsburg barış'ı o dönemde devlete tebaanın dinini tayin yetkisini verirken bundan yaklaşık bir yy sonra otuz yıl savaşları' nı sona erdiren vestfalya barış antlaşması'nda hükümdarın istisnalar dışında devletin ve tebaanın dinini belirlemesi ilk olarak yer almıştır. böylece hükümdarın dininden olanların tebaa sayıldığı hükümdarın tebaası ile arasındaki bağı dini temelleri dayandırma yetkisini elde ettiği bir dönem yaşanmıştır.
1789 fransız devrimi döneminde vatandaş yaşadığı topluma sosyal bir anlaşma ile rıza göstererek yaşayan kişi olarak ortaya çıkmaktadır. devletin temelini bireysel akla ve kişilerin isteğine dayandıran jj rousseau' nun sosyal sözleşme teorisinin etkisi ile vatandaşlık kişi ile devlet arasında yapılmış bir tür sözleşme olarak nitelendirilmiştir. buna akit teorisi denir.o dönemde fransız vatandaşının fransa'da medeni haklardan yararlanmanın bir işareti olarak kabul edilmesi ve ilgili kuralların fransız medeni kanununda yer almasından hareketle fransız vatandaşının özel hukuk karakteri dahil söz konusu edilmiştir.akit teorisi vatandaşın irade dışı kazanılmasını ve irade dışı kayıp hallerini örneğin yeni doğan çocuğun kendiliğinden vatandaşlık kazanmasını vatandaşlıktan çıkarmayı kaybettirme ya da.....