televizyonsuz bir hayatta yaşayabilirim yani düşüne biliyorum televizyonun benim hayatımda çok fazla ve önemli bir yeri yok o yüzden televizyon olmadan da hayatımı sürdürebilirim.ama bunun yanında internet diye soracak olursanız kesinlikle internetsiz bir hayat düşünemiyorum zaten internet olduktan sonra televizyonun pekte bir yeri yok ,olmamaya başladı insanlar televizyon izlemek yerine sürekli internette zaman harcıyor.
rüyalarımı süsleyen bir hayat belki de. televizyon, telefon ve internetin olmadığı bir dünya... hadi eski bir köy evine gidip düşünelim. gündüz için çok bir sıkıntısı yok. genellikle gündüz televizyon izlemiyoruz. güzel bir doğa ve hayvanlar var etrafımızda. yavru köpekler, kediler, belki sincaplar ve süt sağdığımız inekler... tarlada zaman öldürüyoruz ve akşamın olması hiç de zor olmuyor. çok yorulduk. yemeğimizi yapmak için sobayı yakmamız gerekiyor. kırdığımız birkaç odun ve çalı çırpı ile sobayı da alıştırdık. hava soğuk. üzerimize polar bir hırka giyindik ve koltuğumuzda da yine polar bir battaniye bizi bekliyor. ama önce yemek. sobanın alevi yavaşça odayı ısıtmaya başladı. sıcağı hissettikçe yüz kaslarımız kendine geliyor. gülümsemek artık daha kolay. patateslerimizi ve soğanlarımızı soyup attık tencereye. bir de kemik attık içine lezzet versin diye. hatta köydeyiz zaten bir sürü hayvanımız var. içine bol etli ve ilikli bir kemik attık ki çok daha lezzetli olsun patates yemeğimiz. yanına da bir demlik çay koyduk. çayın kaynamasını ve yemeğin pişmesini beklemek için battaniyenin altına girdik. bir şey söyleyeyim mi hadi ışık da olmasın. battaniyenin altına girdik ve yavaşça etrafı saran yemek kokusu ile birlikte tavana vuran ateşin dansını izliyoruz. sıcağın da etkisi ile yavaşça uykumuz gelmeye başladı. ama uyumak olmaz yemek yiyeceğiz. masanın üzerinde duran mumu bir kibritle yaktık. kibritin kokusu da burnumuza geldi. mumun aydınlığı ile elimize sonuna 50 küsür sayfa kalmış olan kitabımızı aldık. bu bitene kadar yemek ve çay hazır olmuş olur. güzel bir cümle okuyup bastık kahkahayı ve bozduk sessizliği. kitap bitti ve yemek de hazır. aynı odaya kurduk masayı diğer odalar veya mutfak soğuk. yemeğimizi yedik ve çayımızı içtik. üzerine bir de mandalina aldık ağaçtan ve yerken radyonun sesini biraz daha açtık. kabukları sobanın üzerine attık. artık yemeğin de verdiği bir rehavetle mandalina kabuklarının soba üzerinde yaydığı koku bizi uykuya itti ve radyonun sesi de bir ninni haline geldi. yarın hepsi tekrarlanacak. işte televizyonsuz bir hayat düşündüm. demek ki olabiliyor. sabrınız için hepinize çok teşekkür ederim. dilerim istediğiniz hayatları yaşarsınız.
eger telefon varsa tv olmadanda olur. çünkü telefon sayesinde yayınları takip eder ve izleye biliriz. yani olmasada olur ama olması daha iyi olur diye düşünüyorum.
aslında düşünülebilir. televizyon olması şart değil internet olsa yeterli, çünkü internette ulaşamayacağımız şey yok.