0

sultan alp arslan ise ordusunu iki ana bölüme ayırmış bulunuyordu. tarank adlı kumandanın emrine verilen ve daha kalabalık olan ikinci kısım, dörde ayrılarak önceden savaş alanının yanlarındaki tepelere pusuya yatırılmıştı. bunların bir bölümü bizans ordusunun gerisini tutacak ve keşif yapacak; diğerleri ise sırası geldiğinde düşmanı kuşatıp ok yağmuruna tutacaklardı. sultan alp arslan komutasındaki birinci kısım ise, diogenes’in karşısında yerini aldı. savaş murat suyunun bir kolu üzerinde, malazgirt önündeki rahva ovasında cereyan ediyordu. selçuklu askerlerinin ok yağmuruna tutarak tahrik etmesi üzerine, bizans ordusu çan sesleri eşliğinde harekete geçti. bizans ordusu, kendilerine oranla çok az olan bu kuvvetleri ezmek hevesiyle hücuma kalktı. selçuklu birlikleri taktik gereği, yenilmiş gibi yaparak ve sağa sola dağılarak geri çekilmeye başladılar. bu takip sırasında pusularından çıkan türk askerleri düşmanın sağ kanadını bozguna uğrattılar. bu sırada peçenek ve uz askerleri de daha önce sözleştikleri gibi selçuklu saflarına geçtiler.
muharebeyi büyük bir ustalıkla yöneten alp arslan sahte ricat, turan taktiği veya kurt oyunu denilen türk savaş taktiğini uygulayarak kuvvet azlığının zaafa dönüşmesine engel oldu. diogenes nihayet, türk birliklerini takip ederken pusuya düştüğünü anlayıp geri çekilmeye karar verdi. fakat daha savaşın sonucu belli olmadan, artçı kuvvetler komutanı andronikos, imparatorun bozguna uğradığını ilan edip kaçtı. bununla birlikte kuşatmanın tam ortasında kalan diogenes, esir düşene kadar kılıcıyla kahramanca savaştı. nihayet elinden yaralanan ve atı vurulunca yere düşen diogenes esir edildi.
böylece akşama kadar süren muharebede bizans ordusunun büyük kısmı imha edildi. başta imparator olmak üzere, pek çok kişi de esir düştü. selçuklu ordusunun elde ettiği ganimetin haddi hesabı yoktu. bu benzeri az görülmüş fevkelâde, inanılması zor bir olaydı. diogenes, sultan’ın huzuruna zincire vurulmuş ve boynuna esaret nişanesi olan lale takılmış olarak çıkarıldı. diğer esirlerin ona gösterdiği saygı ve ibn mühelleban’ın şahitliği ile teşhis edildi.
selçuklu sultanı, imparatoru barış teklifini reddetmesi yüzünden tenkit etmenin dışında, ona kötü muamelede bulunmadı. hatta onu “üzülmeyiniz imparator! insanların maceraları böyledir” sözleri ile teselli etti.

0

abbâsî halifesinin sultana gönderdiği ibn mühellebân ve savtekin’den oluşan heyet, sultan’ın sulh teklifini diogenes’e ilettiler. imparator öncü birliklerinin hezimete uğramasına ve ordusundaki itaâtsizlik emarelerine rağmen, sayısal üstünlüğün verdiği gururla, teklifi çok kaba bir şekilde geri çevirdi. selçuklu ordusu hakkında kendisine verilen yanıltıcı bilgilerin de etkisiyle, barışın rey’de yapılacağını, kendilerinin isfahan’da, hayvanlarının ise hemedan’da kışlayacağını söyleyerek meydan okudu. diogenes ayrıca bu seferin, bizans bakımından o güne kadarki türk akınları ile yakın ilişkisini ortaya koyan, kesin sonuç almaya yönelik bir intikam seferi olduğunu anlatan şu cümleleri sarf ediyordu: “rum (roma) ülkesine yapılanları, aynıyla islâm ülkelerine yapmadıkça dönmeyeceğim. bu sefer için muazzam paralar sarf ettim. nasıl dönerim?”
imparator’un cevabı, mensup oldukları dine ve millete hizmet için, idealleri uğrunda yalnızca kazanmaya odaklanmış, selçuklu ordusu üzerinde olumsuz bir etki yapmadı. abbâsî halifesi de, bu harbin islâm dünyası için arzettiği ehemmiyet dolayısıyla, hazırlattığı bir dua metnini bütün islâm ülkelerine göndererek alp arslan’ın ordusu için allah’a yakarılmasını istedi.
imamının tavsiyesiyle savaşı müslümanlar için özel bir gün olan cuma’ya bırakan alp arslan, ordusunun maneviyatını yükseltecek tedbirler de alıyor, bu savaşın bir kader savaşı olduğunun bilinci ile cuma namazından sonra ordusuna şöyle hitap ediyordu: “burada allah’tan başka sultan yoktur. emir ve kader onun elindedir. bu sebeple benimle birlikte savaşmak veya ayrılıp gitmek konusunda serbestsiniz.” askerleri hiçbir şekilde ayrılmayacaklarını beyan ederken üzerine beyaz bir elbise giyen sultan, eski türk âdetine göre atının kuyruğunu bağladı. göğüs göğüse harp edeceğinin işareti olarak, ok ve yayını atıp, kılıç ve topuzunu aldı. “ey askerlerim! eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. o zaman ruhum göklere yükselecektir. melikşah’ı yerime tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız. zaferi kazanırsak önümüzde çok hayırlı günler olacaktır” sözleriyle artık savaşa hazır olduğunu gösteriyordu.
gece boyunca türk askerlerinin boru, davul ve tekbir sesleri ile uykusuz bırakılan bizans ordusunda da, ertesi gün kendi adetlerince benzer törenler, ayinler yapıldı. nihayet 26 ağustos 1071 cuma günü, öğle namazından sonra iki ordu harp düzeni aldı. bizans ordusunun merkezinde imparator bulunuyor, sağ kanada nikephoros bryennios, sol kanada aleates, artçı kuvvetlere ise andronikos dukas kumanda ediyordu.

0

sultan alparslan haleb’den mısır’a gitmeye hazırlandığı sırada gelen bizans elçisi, imparatorun ahlat,erciş, malazgirt ve menbic kalelerinin iade edilmesini istediğini, aksi taktirde büyük bir orduyla geleceğini bildiriyordu. diogenes’in sefere çıkmak yerine elçi göndermesini, onun zayıflığına yoran alparslan, elçiye sert bir üslûpla olumsuz cevap verdi. ancak 13 martta istanbul’dan hareket eden imparatorun büyük bir ordu ile erzurum’a doğru ilerlemekte olduğu haberi kendisine ulaşınca telaşla dönüş yoluna girdi. kuvvetlerinin bir kısmını, fatımîlere karşı suriye’de bırakıp fırat’ı geçti. selçuklu ordusu nehri geçerken hayvanlarının bir kısmı telef olduğu gibi, işin aciliyeti dolayısıyla hareket kabiliyeti zayıf birlikler de terhis edilince mevcudu bir hayli azalmış oldu.
selçuklu ordusunun suriye’den telaşla dönüşüne şahit olan bizans elçisi, durumu imparatora bildirdi. hattâ alparslan’ın takviye kuvvetler toplamak üzere urfa’dan musul’a gitmesi de, imparatordan korkup iran’a kaçtığı şeklinde rapor edildi.
bizans ordusu kapadokya’ya ulaştığında toplanan harp meclisi nasıl bir strateji uygulanması gerektiği konusunu tartıştı.bazıları selçuklu ordusunu iç bölgelere, çekerek ve iaşe imkânlarını yok ederek hırpalamayı önerdiler.diğerleri ise değil erzurum’da durmayı, iran’a varıp tüm islâm ülkelerini istilâ etmeyi, yani hücumu öneriyorlardı. ikinci görüşe uyan diogenes, yoluna devamla erzurum’a geldi. ordusundan 10.000 kişilik bir birliği, doğuda güvenliği sağlamak ve ordusuna erzak sağlamak üzere abhazya’ya gönderdi. 30.000 kişilik bir kuvveti ise türk asıllı tarkhaniotes ve frank russel komutasında, yolların emniyetini sağlamaları için ahlat’a sevk etti. alparslan’ın da tam ahlât’a ulaştığı sırada, selçuklu öncü birlikleri, sanduk bey idaresinde bizans kuvvetlerini baskına uğrattılar.dağılan askerler malatya bölgesine kaçarlarken imparator, ermeni basil idaresinde yeni bir kıta asker yolladı. basil, esas selçuklu ordusunun henüz gelmediğini ve bizans öncü birliklerini dağıtan kuvvetlerin ahlat garnizonu askerleri olduğunu zannediyordu. imparatoru da bu şekilde bilgilendiren basil’in askerleri ölü veya esir olarak imha olduğundan geriye haber getirecek bir kişi bile kurtulamadı.
bu arada diogenes, zayıf bir müfreze tarafından korunmakta olan malazgirt’i alarak, bağışlama sözü vermesine rağmen, müdafileri ve halktan kaçamayanları katletti. sultan alparslan da bu sırada, yanında yukarıda sayılan kumandanlar olduğu hâlde malazgirt’e doğru ilerlemekte idi. selçuklu ordusunun aniden gelişi karşısında şaşkınlığa düşen bizans ordusu, yürüyüşünü durdurup malazgirte 10 km. kadar mesafede, rahva ovasında ordugâhını kurdu. ancak karargâhını imparatordan önce hâkim tepelere kuran alparslan, 24 ağustosta ilerleyerek düşmanın bir fersah yakınına geldi. sultan yine de, kuvvet azlığı dolayısıyla bir meydan savaşına girmek konusunda tereddütlü idi. bu yüzden bir yandan da düşman hakkında bilgi toplamak ve imparatora barış önermek üzere bir elçilik heyeti gönderdi.

0

1071 yilinda yapılan bir savaştır bizanslar ile yapılan bir savaştır önderleri hakkinda unuttuklarım var bu savaştan sonra yada yapımında anadolunun kapılsrı türklere açıldığı konusunu bilmekteyim bu her yerde karşımıza çıkan bir soru kitlesidir bu bilgiyi bilmek herzaman sizi bir adım ileri götürmektedir.

0

alpaslan üstün zekasıyla donanma olarka da az olsada büyük bir zaferdir savaş hazırlıklarına başlamış bizansın da bunu duymasını sağlamıştır alpaslan malazgirt ovasını defalarca teftiş eden alapslan belir bölgelere gözcüler dikmeyi planlamıştır ve bizansa bir elçi göndererek asıl amacı bizansın ordularının durumlarını gözlemesini amaçlamaktaydı bunu da nitekim başardı bizans kralı ise alpaslanın korktugunu düşünerek savaşa girmeyecegini düşünmesi elçiyi reddetmesi alpaslanın tüm planlarının yerine gelmesini sağlamıştır hem bizansın ordusunu gözlemlemiş hemde bizans kralına göre savaşa girmeyecegi fikri bizansa hakim olmuştur ve savaş meydanında müthiş bir taktikle turan taktiği ile alpaslar ordusunun orta safhası geri çekilmiş gibi gösterip düşman ordusunu üzerine çekmmesi sağ ve sol daki ordu mensuplarının bir çebre misali ilal şekline gelmesiyle düşman askerleri alpaslanın ordusunun ortalarında kalmasıyla kazanılan ve bizans imparatorunun esir alınmasıyla biten bir savaştır