0

1) arazi gelir vergisi ekilen mahsulün cinsinden aynî olarak toplanmaktadır.
2) eyalet ve vilayetlere tayin edilen yöneticilerin hizmet bedelleri yerinde temin edilmektedir.
3) sulh zamanında, tayin edildikleri eyalet, vilâyet veya daha küçük idarî birimler mukta’lar (iktâ sahipleri) tarafından yönetilmektedir.
4) aynı zamanda sefer zaman› önceden belirlenen miktarda asker toplanarak orduya katılması sağlanmaktadır.
5) uygulanan bu sistemle vergi tahsili, eyalet yönetimi ve asker temini birlikte sağlanmış, böylece kaynak israfı ve gereksiz istihdam önlenmiştir. eyalet ile merkez arasında para transferine gerek kalmamış ve gelirler kendi bölgesinde değerlendirilmiştir.
6) mukta’ toprağın mülkiyetine sahip olmadığı gibi, toprağı işleyen ve vergisini veren köylü üzerinde de bir tasarruf hakkına sahip değildir. aynı şekilde arazilerden alınacak vergiyi iktâ sahibi değil, devlet belirlediği ve iktâ sahibinin köylü üzerinde bir tasarrufu söz konusu olmadığı için, sistem feodal bir karakter taşımaz. ancak özellikle iktidar mücadeleleri dolayısıyla devletin merkezinde istikrarsızlık olduğu dönemlerde, bazı büyük ikta sahiplerinin fırsatı değerlendirip nüfuz kazanarak feodal bir yapıya büründükleri de görülür.
7) eyalet yöneticilerine bütün eyaletin iktâ geliri tevcih edilince idârî iktâlar ortaya çıkmıştır. yetkilerinin bir kısmını mukta’ya devreden sultanlar idârî iktâyı güçlü emirlerin desteğini sağlamak için kullanmak istemişler ise de bu uygulama şahsa bağlı orduların gelişmesine ve iktânın babadan oğula geçen mülkiyete dönüşmesine yol açmıştır. sonra da sultanlar bu emir ve atabeglerin nüfuzu altına girmişlerdir.
8) daha çok iran’ın doğusunda, sınır boylarında görülen askerî iktâlar sancar döneminde merkezîleşmeye başladı. zamanla bu iktâlar da babadan oğula intikal etti.
9) saray emirlerine ve merkez teşkilatındaki bürokratlara ek gelir olarak iktâ da verilmiştir. ancak bunlar iktâ bölgesinde oturmadıkları için idârî iktâlardan, askerlere erzak temini için verilmemesi açısından da askerî iktâlardan ayrılmaktadır.
10)ömür boyu tahsis edilen emlâk, babadan oğula geçen tasarruf hakkı veya para bağışı yapılmak suretiyle ortaya çıkan şahsî iktâlar da vardı.