0

kibritçi kız masalını anlatayım size bir zamanlar ülkenin birinde fakir bir aile yaşarmış babası öldüğü için zor zamanlar yaşayan bu anne ile kızı fakir evlerinde annesinin sattığı kibritlerle geçinmeye çalışırlardı yarı aç yarı tok yaşayan bu aile annenin rahatsızlanmasiyla darlığa düşmüş iyice kibrit satma işini küçük kız yapmaya başlamış ama kimse doğru dürüst kibrit alan olmuyormuş . bu arada anne vefat ediyor . kızcağız kış soğuğunda kibrit sattığı bir yılbaşı gecesi usuduğu için bir kibrit yakmış ellerini indirmiş biraz fakat bu arada annesini görmüş alevde benide al yanına diye yalvarmış anasına ama kibrit dönünce hayalleri de bitmiş etrafında insanlar ışıklar altında tek yerken görüyormuş herkesi fakat çok uşuduğu için bir evin merdivenlerine büzülüp kibritlerle var kuru kuru alır mısınız diye bağırmaya çalışırken uyuyup kalajalmis oracıkta dondurucu soğukta birde sabah yoldan geçen insanlar kızcağızın cansız bedenine rastlamislar .belki de birkaç tane kibrit alan olsa o kızdan bu durumda olmazdı .

1

devamını anlatıyorum. çirkin kız peri kızının saçlarını tararken bile isteye kızın saçındaki iğneye tarağı takar ve çıkartır. iğnenin çıkması ile güzeller güzeli peri kızı oracıkta kuş olup uçmaya başlar.uçtuktan sonra çirkin kızı kendi saçlarını tarar kendine biraz çeki düzen verir ve oturup şehzadeyi beklemeye başlar. şehzade geri döndüğünde gördüğüne inanamaz.güzeller güzeli peri kızı sana ne oldu böyle bu sen değilsin der.o da güneşin altında beklemekten karardım burda çok uzun süre beklettin beni burada der. şehzade çaresiz bir şekilde köylü kızına inanır ve onu atına bindirerek saraya doğru yola çıkarlar. gittiklerinde herkes bu çirkin kızı görüp çok şaşırır ama yine de 40 gün kırk gece boyunca düğün yaparlar. şehzade bir türlü kızın nasıl bu hale geldiğine inanamaz.ama yine de evliliğini sürdürmekten başka bir çaresi yoktur. bir süre sonra sarayın bahçesinde güzeller güzeli bir kuş gelmeye başlar.kuş çirkin kızı ile şehzade bir gül agacının dibinde otururken gelir ve kıza doğru lebbe kuşum lebbe kuşum konduğun dallar kurusun içtiğin sular kuruşun eğer beni padişahın oğluna söylemezsen der.kız hemen bir emir verir ve kuşun öldürülmesini söyler.görevliler kuşu öldürür ancak kız bir damla kan onun bile bir yere damlamaması gerektiğini tembihler. buna rağmen kuşu öldürdüklerini de kanı yere damlar ya buradan çok güzel bir gül ağacı çıkar. bu sefer de bu ağaç ne zaman altından şehzade otursa ona gölge olmaya başlar. çirkin kız yine ne olduğunu anlar ve ağacın kesilmesini ve bütün parçalarının yakılmasını emreder. buradaki yaşlı bir kadın bu ne güzel ağaç dalları bir parçasını alıp şişeme tıpa yapmak için verir misiniz der. görevliler asla veremeyeceklerini söylerler mi oradan giderlerken düşen bir parçayı yaşlı kadın alarak evine gider. eve gittiğinde şişesine bir tıpa yapar.kadın ne zaman evden dışarıya çıksa geldiğinde evini tertemiz ve yemekler yapılmış halde bulur. bu durumdan çok kuşkulanır ve bir gün gizlice evine izlerken peri kızını görür ve yakalar.yaşlı kadın benim de kimsem yok birbirimize yoldaş olurum diyerek bir daha tıpa olarak kalmamasını ister kız da kabul eder. sonrasında ülkedeki bütün genç kızlar askerler için gömlek dikmek amacıyla toplanır. bu sırada herkes vakit geçirmek için masallar anlatır.şehzade de sürekli bu masalları gizli gizli dinlerken sıra beri kızına geldiğinde onun anlattığı masalı duyar ve direkt o kızın peri kızı olduğunu anlar. anlar anlamaz da karısının yanına gider ve sen ne yaptın diyerek ona işkence ettirerek saraydan kovdurur. 40 katına bağlanarak ülkeden sürülür. sonrasında şehzade peri kızının yanına gider ve tüm olan biten için ondan özür diler ve evlenmesini ister. peri kızı zaten yaşadığın şeylerden dolayı çok üzgün olduğundan şehzadeyi hemen affeder ve dillere destan bir düğün ile evlenirler. masal burada sona eriyor onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine. gerçekten aslında çok daha uzun bir masal ancak daha fazla uzatmamak için elimden geldiğince kısa kesmeye çalıştım.anneannemden yadigar.

0

benim en sevdiğim masal karpuzdan çıkan kız masalı. kısaca anlatmaya çalışayım ama gerçekten oldukça uzun bir masaldır kendisi. bir padişahın üç tane oğlu vardır.adam ölüm döşeğinde olduğu için çocuklarının bir an önce evlenmesini ister.bunun için de onları 3 tane ok verir ve rastgele bir yerden atmalarını ister.atmış oldukları ok hangi evin kapısına saplanırsa eğer o evdeki genç ve bekar kız ile kesinlikle evleneceklerdir. büyük ve ortanca kardeş oklarını attıktan sonra oku denk geldi evdeki kızlar ile görüşerek babalarının karşısına çıkartırlar. ancak küçük kardeşi atmış olduğu ok kayıplara karışmıştır. küçük kardeşte madem tek bir hakkım var ben de bu okun peşinden giderim diyerek atını hazırlatarak yola koyulur. o kadar uzun bir yol gider ki bir türlü oku bulamaz. yiyecekleri ve suyu bir süre sonra biter ve su arayışına koyulduğu sırada bir karpuz tarlası görür. karpuz almak için çiftçi ile konuşur. çiftçi üç tane karpuz verir ve bu karpuzları muhakkak sulak bir yerde kesmesini söyler. oğlan buna bir anlam veremez ancak karpuzları alarak yola koyulur. bir süre daha gider ancak hala sulak bir yer bulamaz.ben bu karpuzları zaten susadığım için aldım o yüzden kesip yiyeceğim der ve atını durdurarak karpuzun bir tanesini keser. karpuzu kesen kesmez içimden dünyalar güzeli bir peri kızı çıkar. kız çıktığında birazcık su der ve su içemediği için oracıkta ölüverir. oğlan bu duruma çok şaşırır hayal gördüğünü düşündür ve yoluna devam eder.bir süre daha gittikten sonra artık susuzluğa dayanamaz ve ikinci karpuzu yeniden keser.bu karpuzdan da bir öncekinden çok daha güzel bir peri kızı çıkar ve aynı şekilde birazcık su der ve o da ölüverir.genç şehzade artık hayal görmediğinden emin olur ve üçüncü karpuzu kesmek için sulak bir yer arar. epeyce bittikten sonra bir çeşme'de duruyor çabuk çeşmenin yanında 3.karpuzunu keser.yine içinden diğer ikisine nazaran çok daha güzel bir peri kızı çıkar ve birazcık su der ve kızın ağzını çeşmeye dayar ve su içmesini sağlar. kız kendine geldikten sonra oradaki bir ağacın üzerine kızı çıkartır ve sen burada bekle kimseyle konuşma ben yiyecek bir şeyler bulup seni almaya geleceğim der.kız ağacın tepesinde beklerken çeşmeye su doldurmaya çirkin karakolu başka bir kız gelir ve elinde testisi ile su doldururken yukarıdaki peri kızının yansımasını suyun yüzeyinde görür.ben bu kadar güzelken nasıl böyle su doldurma mı isterler benden der ve testiyi kırar gider. sonra tekrar geldiğinde yeniden peri kızının suliyetini görerek testiyi kıracakken yukarıdan peri kızı seslenir ve gördüğün sen değilsin benim der. sonra da ben burada çok sıkıldım yanıma gelsene diye kızı çağırır. çirkin kız peri kızının yanına çıktığında konuşmaya başlarlar ve kızın peri kızı olduğunu öğrenir. padişahın oğlunu beklediğini anlatır. çirkin kızda madem şehzadeyi bekliyorsun birazcık saçlarını tarıyorum daha güzel görün der.kız kabul eder ancak saçımın içinde bir iyi ne var eğer onu aradan çıkartırsan kuş olup uçarım o yüzden dikkatli olman lazım der.

0

masallar içinde en beğendiğim masal çöldeki su masalıdır. kuzey afrika kıtasında yer alan büyük sahra çölünde devecilikle uğraşan bir bedevi ailesi yaşamaktaymış. bu ailenin de zamanında bir çocukları olmuş yavuz isminde. çocuk büyüdükten sonra ailenin işlerine yardım etmeye başlamış. buğday öğütmeye başlamış ve büyüyünce de çevre kasaba ve köylere gitmeye başlamışlar. gittiği zaman tüccarlarla tanışmış ve daha sonra tüccarlar ile seyahate çıkmaya başlamış. bir kervan ile seyehate çıkan yavuz kervanın sıcak mevsimde çölde ilerlemesi sırasında kılavuz dinlenme talebinde bulunmuş çünkü öğleden sonra kum fırtınası başlarmış ve hemde akşam serinliğine kadar dinlenelim demiş. kervandaki tüccarlarda kabul etmiş. akşam olunca kılavuz gelmiş ve artık yola koyulma zamanı geldi artık demiş. sonra bütün kervan tek tek sıraya girerek yola koyulmuş ve hazırlığa başlamışlar. kervandaki bütün develerin yükleri şehre varılacağı düşüncesiyle boşaltılmış sabah şehirde zaten taze su buluruz diyerek. kervan gece karanlığında doğru yolda olup olmadığını bilmeden devam etmiş ve sabah olunca da kaybolduklarını anlayarak geri geldikleri yere dönmeye karar vermişler. geri dönen kervan aşırı sıcaklar altında geldikleri yeri bulmaya çalışırken kervan bütün suları boşalttığı için susuz kalmış ve herkes su arar olmuş. yavuz suyu ben bulurum demiş ve kararlı şekilde aramaya başlamıştır. aklına kuyu kazmayı denemek bile geçmiştir. saatlerce dolaşan ve su bulamayan yavuz hala umudunu kaybetmeden uygun bir nokta bulacağına inanarak devam etmiş aramaya. gel zaman git zaman bir kaç saat sonra biraz ilerisinde bir kaç tane kaktüs ağacına denk gelmiş ve su kuyusu kazmak için buranın uygun olacağını düşünmüş. düşünmüş çünkü kaktüs bitkileri bünyelerinde su barındırırlar. bunu bilen yavuz kervanda yardım isteyerek daha hızlı hareket etmek için bir arkadaşı yardımıyla kazmaya başlamış. belli bir mesafe kazan yavuz ve arkadaşı taşa rastlamış ve taş var diyerek seslenmişler kervana. kervandan gelenlerden hiçbiri kuyuya inme cesareti göstermemiş ve yine yavuz inmiş kuyuya ve taşın yanına gelince suyun sesini duymaya başlamış. gözleri fal taşı gibi açılan yavuz kuyudan çıkarak eğer bu taşı kırmaz isek susuzluktan öleceğiz demiş ve bir şeyler yapmalıyız demiş. bu sırada bir çocuk atlamış ve kuyuya taşı kırmış suda fışkırmaya başlamış.