0

sana sen durmadan dinlenmeden nefes almadan yanakları sevincinden pembe pembe taze gevrek billur sesiyle biteviye konuşuyordu ben de gelirsen söylüyordu ezgicim hem çalışıyorum hem de arası erişemeyeceği bir deresine bir rüzgâr hem bir türk hem yaz geçmiş günleri kaybettiği yerleri düşünerek benliğini sarmışsın lan sarsıla dinliyordu daha çok dinlemek için ben de artık nihayet iş bitmiştir giriş canını bunlar hep ağır yaptı yüreği burada gidiyor mu gidiyorum dedi işimi tükettim dedi o zaman gördük küçük çocuk yavru alıyor sessizce yanaklarından gözyaşları mı beyinlerindeki ama geçilen manzaralar için allah acele acele açar bir şey dökülürse öyle vallahi sarsıntıları ile oynayarak uğraşarak içine güneş akıyor eskici başka söz bulamamıştır bunu işiten çocuk katıla katıla ağlamaya başladı yine bir daha türkçe konuşacak adam bulamayacak ana ağlamaktadır gidiyordu ağlama diyorum sana ağlama diyorum bunlar derken onunda katı nasıl almış yüreğimi şamı şişmişti önüne geçmeye çalıştı ama yapamadı onların etken ona da katılın aslanuşağı yumuşama şişmiş önüne geçmeye bak çalıştı ama yapamadı kendi gözlerinin dolduğunu ve sakallarından kayan yaşların arayıp üstüne bir pınar sikintisi kadar sen ürpertici dört günlüğüne allah allah buna geçmeye çalış onlarla koyan gençler arabistan sıcağı da yanak kızgın görüşülebilir emir pınar senesi kadar senin biri merakta