0

şiir, düşünceyi," duygu haline gelene dek yoğurmaktır."diyor, tanpınar.şiirin; fikrin, sözün en ince, en duyarlı en ahenkli şekli olduğuna işaret ediyor bir bakımda. sözü böyle işlemek için şairler, dönemden döneme bazı farklılıklar gösterselerdi, ölçü, kafiye, sanat unsurlarından faydalanmıştır. özellikle edebiyatımızın klasik dönemlerinde yani divan edebiyatında bu üç unsur çok önemli olmuştur.ölçü, şiirin yazıldığı döneme göre bazen "aruz" bazen "hece" ölçüsü bazen de serbest ölçü olarak karşımıza çıkıyor. klasik dönemin ölçüsü olan aruz, hecelerin uzunluğuna ve kısalığına, ulusal ölçümüz olan hece, dizeler arasındaki hece sayısı eşitliğine dayanıyor. serbest ölçü ise aslında şiirin ölçüsüzlüğüdür. kafiye ve redif bulabiliyoruz değil mi? öyleyse kafiyenin dize sonlarında ki anlamlı görevi farklı yazılışları aynı kelime ya da ekler olduğunu biliyoruz. redif ise bunun tersini kelime tekrarları ya da aynı anlamlı eklerdir. kafiyeli türleri olduğunu söylemek gerekir. tek ses benzerliği ile oluşan kafiye yarım kafiye denir. iki ses ile oluşan tam kafiye, üç ya da daha fazla ses ile oluşan kafiyeyede zengin kafiye denir. dizeler arasındaki kafiye ilişkisini şema ile göstermek mümkündür. kafiyeli, redifli dizeler aynı harfle belirtiliyor tango noktada bir şiirin kafiyesi ne çabuk belirlemenin yolunun,birçok şiirde kafiye bulmak olduğunu söyleyelim. söz sanatı bir dönem şiirin gücünü gösteren bir ölçüt gibi algılanmış ve şairlerin ustalığı ölçü ve kafiyedeki kusursuzluk kadar sana adlı anlayışdeki başarılarıyla da ölçülmüştür. bu nedenle divan şiirimizde bize onlarca sanat mirası kalmıştır. ancak günümüz şairleri bunların bir çoğuna başvurmuyor. işte bu nedenle sanatları bulmada zorlanıyoruz .son olarak şiir türlerine de değilmekte fayda var.bir şiirin türü çoğunlukla konusuna göre belirliyoruz. ama kullanılan üslupta önemli bir noktada vardır. nitekim lirik şiiri, aşk, ayrılık gibi konuları anlatan coşkulu şiir; pek şiiri kahramanlık ve savaş konularına değinen mertçe söylenen şiir diye tanımlıyoruz.didaktik şiir de öğreticilik, pastoral şiir de kır ve tabiat manzaralarını, çobanların yaşamını anlatma, satirik şiir değilse iğneleme, yergi öne çıkıyor.